Yanan Sadece Orman Değil, Geleceğimiz!

Yayınlama: 03.07.2025
A+
A-

Yaz ayları geldiğinde akla önce tatil gelse de, Türkiye’nin dört bir yanından yükselen dumanlar yine içimizi yakıyor. Menderes, Manavgat, Bodrum, Seferihisar… Her yaz farklı şehir, aynı senaryo. Ormanlarımız cayır cayır yanarken, kamuoyu birkaç gün süren açıklamalarla, sosyal medyada birkaç “üzgünüz” paylaşımıyla vicdanını rahatlatıp sessizliğe gömülüyor. Oysa bu felaket, artık doğanın değil, insanın hatası.



2024 yazında çıkan yangınların %90’ı insan kaynaklıydı. Sigara izmaritinden cam şişeye, kontrolsüz mangallardan dikkatsiz piknikçilere kadar birçok neden, yüz binlerce dönüm ormanlık alanı yok etti. Ancak bugün bu yangınları durdurabilecek çok güçlü bir silahımız var: Teknoloji.


İspanya, 2024 yılında yalnızca insansız hava araçları ve termal kameralar sayesinde 47 yangını henüz başlamadan tespit edip söndürdü. Avustralya ise yapay zekâ destekli uyarı sistemleriyle 32 yangını kıvılcım aşamasında durdurmayı başardı. Türkiye’de ise hâlâ birçok bölgede gözlem kulelerinden dürbünle yangın izleniyor. Söylentilere bakılırsa birçok konuda Avrupa’ya özeniyoruz; oysa biraz da afetleri önlemede, felaketlerle mücadelede özensek ya… Madem özeniyoruz, neden hâlâ dürbünle gözetliyoruz?


Oysa teknolojik imkânlarımız var. Uydu görüntüleri, coğrafi bilgi sistemleri (GIS), sensör ağları ve yapay zekâ ile riskli alanlar haritalanabilir, olası yangınlar daha başlamadan tespit edilebilir. Bu sistemler sadece müdahaleyi değil, önleyici stratejileri de mümkün kılar: yangın çıkma ihtimali yüksek alanların geçici olarak kapatılması, erken uyarı sirenleri, otomatik ihbar mekanizmaları gibi.


Ancak teknolojiyi sadece satın almak yetmez. Entegre sistemler kurulmalı; yerel yönetimler ve itfaiye ekipleri bu verileri gerçek zamanlı olarak kullanabilmeli. Ayrıca halkın da bu sistemlere entegre edilmesi gerekiyor: cep telefonlarına uyarılar, bilinçlendirme kampanyaları ve etkileşimli uygulamalarla herkes bu sürecin bir parçası haline gelmeli.


Teknolojiye güvenip doğanın yükünü artırmak, çözüm değil; yeni sorunların davetiyesidir. Asıl mesele, felaketler olduktan sonra değil; olmadan önce, “nasıl önleriz?” sorusunu sormaktır. Çünkü önlem, ancak zamanında alındığında hayat kurtarır.


Unutmayalım: Yanan sadece ağaç değil, bizim geleceğimizdir. Küller arasında yeşerecek umut, ancak sabır, bilim ve doğru müdahalelerle filizlenebilir.
Yoksa bir sonraki yangında yine aynı başlıkları atar, aynı fotoğraflara üzülür ve hiçbir şey yapmamış oluruz.

Bir adım atın… Çünkü sustukça sadece ormanlar değil, yarınlarımız da yanıyor.

 



Zehra PINAR

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.