Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe’deki kabine toplantısının ardından açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı sonrası “Millete Sesleniş” konuşmasını gerçekleştirdi. Erdoğan konuşmasında, “İlim, fikir ve gönül dünyamızın öncülerinden Yusuf Has Hacip, bundan bin sene önce Kutadgu Bilig’de şu tespiti yapmıştır: ‘İyi; yokuş tırmanmak gibidir, güçtür. Kötü; iniş gibidir, kolayca elde edilir.’ Aradan geçen yaklaşık on asra rağmen bu tespitler, bugün söylenmiş gibi geçerliliğini korumaktadır. İyi olanın, doğru olanın, hayırlı, faydalı olanın peşinden gitmek kolay değil; tıpkı yokuş çıkmak misali zordur, çetindir, sabır, irade ve emek ister. İyilik, millete hizmet etmektir. İyilik, Türkiye’nin şanını yüceltmektir. İyilik, mazlum ve mağdurlara yardım eli uzatmaktır. Biz iyiye talibiz; biz zora talibiz. Biz, hak bildiğimiz yolda son nefesimize kadar yürümeye talibiz. Bir başka gönül sultanımız Yunus Emre’nin dediği gibi ‘Yol odur ki doğru vara, göz odur ki Hakk’ı göre. Er odur alçakta dura, yüceden bakan göz değil.’ Evet, kimseye yüceden bakmadan, kibirlenmeden, tekebbüre kapılmadan, gecemizi gündüzümüze katarak aziz milletimizin hizmetindeyiz” dedi.
Milletin sorunlarına çözüm üretme iradelerinin ilk günkü gibi diri olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Eksiklerimiz, yapmayı çok istediğimiz halde irademiz dışında ortaya çıkan sebepler dolayısıyla yapamadıklarımız elbette oluyor. Ama gayretimizi ve samimiyetimizi 86 milyonun tamamı çok iyi biliyor. Şu gerçeği bugün bir kez daha ifade etmek isterim: Milletimizin sorunlarına ve sıkıntılarına çözüm üretme irademiz, ilk günkü gibi diridir, canlıdır, güçlüdür. Türkiye’nin itibarını artırmak, Türkiye’yi kardeşlikle büyütmek, Türkiye Yüzyılı’nı menziline suhuletle ulaştırmak, bölücü terör gibi ülkemizi yarım asırlık prangalarından kurtarmak için çok boyutlu bir çaba içerisindeyiz” dedi.
“Bunun için riske girilmesi gerekiyorsa giriyoruz, mücadele edilmesi gerekiyorsa ediyoruz, kuvvet kullanılması gerekiyorsa kullanıyoruz, konuşulması, görüşülmesi gerekiyorsa bunu çekinmeden yapıyoruz” diyen Erdoğan, şunları söyledi:
“Şunu milletim bilsin ki, biz asla siyasi ikbal peşinde değiliz. Biz, milletin ve memleketin istikbalini garantiye almanın peşindeyiz. Terörsüz Türkiye sürecimizle evlatlarımıza üzerinde mutlu, müreffeh ve huzurla yaşayacakları bir ülke bırakmanın peşindeyiz. Derdimiz millet, sevdamız Türkiye’dir. Ne yapıyorsak 86 milyonun birliği, dirliği, huzuru için yapıyoruz. Ne yapıyorsak Türkiye’yi muzaffer ve muvaffak kılmak için yapıyoruz.”
Son Kabine Toplantısı’ndan bu yana içeride ve dışarıda birçok programa, etkinliğe, toplantıya ve zirveye iştirak ettiklerini hatırlatan Erdoğan, “1 Temmuz tarihinde partimizin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nın 172’ncisini düzenledik. Aynı gün Rusya Federasyonu Tataristan Cumhuriyeti Reisi Rüstem Minnihanov’u partimizin genel merkezinde misafir ettik. Ertesi gün AK Parti Kadın Kolları Liderlik Akademisi vesilesiyle hanım kardeşlerimizle bir araya geldik. Aynı gün Irak Temsilciler Meclisi Başkanı Mahmut Meşhedani ve heyetiyle çok verimli bir görüşmemiz oldu. 4 Temmuz’da Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın 17’nci zirvesine katılmak üzere Hankendi’deydik. 30 yıllık işgalin ardından özgürlüğüne kavuşan Karabağ, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev kardeşimin liderliğinde yaralarını süratle sarıyor” dedi.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın da zirveye iştirakinin ayrıca anlamlı olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buradan bir kez daha sıcak ev sahipliği için İlham kardeşime teşekkür ediyorum. 8 Temmuz Salı günü büyükelçilerin güven mektubu takdim töreni vardı. Ertesi gün ise partimizin son grup toplantısını gerçekleştirerek, gündeme dair değerlendirmelerimizi paylaştık. Hafta sonu 32’nci İstişare ve Değerlendirme toplantımızı yapmak üzere Kızılcahamam’daydık. Partimizin en geniş manada kurmay kadrosuyla iki gün boyunca önemli istişarelerimiz oldu” açıklamasını yaptı.
“Başta ‘Terörsüz Türkiye’ süreci olmak üzere ülkemizin en kritik meselelerini enine boyuna değerlendirdik. Yeni dönemin yol haritasını ortaya koyduk. Konuşmamızda ayrıca yeni dönemin tarihi, siyasi, fikri çerçevesini çizdik. Tabii bundan yine birileri rahatsız oldu” diyen Erdoğan, “Bilhassa Türk, Kürt, Arap ittifakına yönelik mesajlarımız, dışarıda kandan ve çatışmalardan beslenenleri, içeride ise tek parti faşizminin günümüz temsilcilerini ciddi manada tedirgin etti. Çıktılar sanki suçmuş, kabahatmiş gibi bizi ‘ümmetçilikle’ itham ettiler. ‘Cumhuriyet tehdit altında’ diyerek korku yaymaya çalıştılar. Son 5 gündür öyle saçma argümanlar, öyle absürt iddialar duyduk ki, bütün bu saçmalıkları anlatmaya ‘cehalet’ ifadesi bile yetersiz kalıyor. Ne millet kavramından, ne ümmet mefhumundan haberdarlar. İkisini birbirinin zıddı görecek kadar da bilgisizler. Türk milletinin birliğini, beraberliğini savunurken Müslümanların evrensel kardeşliğini de savunmanın mümkün olduğunu, hatta bunun bizim için bir görev olduğunu anlamayacak kadar izansızlar; milletten ve milletin inanç dünyasından kopuk durumdalar” diye konuştu.
“Kimsenin evlatlarımızın duygularıyla oynamaya hakkı yoktur”
Bu hazımsızlığın işaretlerini sadece Kızılcahamam konuşmalarına verilen tepkilerde değil, LGS tartışmasında da gördüklerini ifade eden Erdoğan,. şunları kaydetti:
“Sınavda başarı gösteren öğrenci sayısı üzerinden günlerdir söylemedik yalan bırakmadılar. Burada da tartışma hemen imam hatip düşmanlığına evrildi. İmam hatipliyim ya, buralara kadar işi savurdular. Öyle ki Bursa’daki bir imam hatip ortaokulunun astığı tebrik pankartını çarpıtarak; pırıl pırıl evlatlarımızı maalesef hedef gösterdiler. Bakanlığımız gerekli bilgileri şeffaf bir şekilde paylaşmasına rağmen 13-14 yaşındaki çocuklarımızın temiz, saf, masum duygularını istismar ettiler.”
Bütün sınavlarda güvenliğin en üst düzeyde sağlanmasının olmazsa olmazları olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hiçbir evladımızın emeğinin, umutlarının heba edilmesine izin vermeyiz. Bu hususta her zaman dikkatli olduk, çok titiz davrandık, tavizsiz bir duruş sergiledik. Türkiye, sınav güvenliği konusunda parmakla gösterilen bir ülkedir. Her yıl milyonlarca evladımızın, gencimizin, insanımızın girdiği sınavları, hamdolsun hiçbir sorunla karşılaşmadan yapıyoruz. Hal böyleyken ortaokul öğrencisinin duygularını manipüle ederek siyaset yapan zihniyet; aciz, kötücül, siyaseten müflis ve müfsit bir zihniyettir. Siyasetin limanı ahlaktır, vicdandır. Siyasetin de itibarı, ilkeleri, gözetmesi gereken hudutları vardır. Bunlara riayet etmek, muhalif-iktidar fark etmeksizin hepimizin görevidir. Kimsenin evlatlarımızın duygularıyla oynamaya hakkı yoktur. Kimsenin çocuklarının eğitimi için her türlü fedakarlığa katlanan anne-babaların hissiyatıyla oynamaya hakkı yoktur ve olamaz” açıklamasını yaptı.
Duyumla, dedikoduyla, spekülasyonla siyaset yapılmayacağının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böylesine hassas bir konuda hiç yapılmaz. Günlerdir evlatlarımızı kışkırtanlara yalnızca şunu diyorum: Bu ülkenin kalbi ve zihni tertemiz çocuklarını artık rahat bırakın. Madem ülkeye bir faydanız yok, en azından Türkiye’ye zarar vermeyin; dezenformasyon yapmayın; siyaset kurumuna olan güveni zedelemeyin. Buradan aldığı puan ne olursa olsun LGS sınavına giren evlatlarımızın hepsinin gözlerinden öpüyorum; her birine Allah’tan başarılar diliyorum. Sevgili evlatlarım unutmayın, biz size güveniyoruz; biz sizi seviyoruz. Sizler, ebeveynlerinizle birlikte milletimizin de umudusunuz. Sizler aydınlık yarınlarımızın teminatı, istikbalimizin mimarlarısınız. Her biriniz inşallah ileride çok iyi yerlere gelecek; başarılarınızla hem bizim hem de ailelerinizin gurur kaynağı olacaksınız. Cenab-ı Allah sizleri korusun, yolunuzu ve bahtınızı açık etsin” dedi.
“‘Su uyur, FETÖ uyumaz’ gerçeğinden hareketle örgütle mücadelemiz kararlılıkla sürüyor”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Salı günü, tarihimize altın harflerle yazılan muhteşem bir kıyamın 9’uncu seneyi devriyesiydi. FETÖ’cü hainleri bozguna uğrattığımız 15 Temmuz milli irade destanını 86 milyon olarak yine gururla idrak ettik. 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü’nde o gece toprağa düşen 253 kahramanı bir kez daha rahmetle andık. Gazilikle müşerref olan 2 bin 740 kardeşimize şükranlarımızı arz ettik. Rabbim hepsinden razı olsun. 15 Temmuz şehitleriyle birlikte vatanımıza, bayrağımıza ve istikbalimize sahip çıkarken şehit olan tüm kahramanlarımıza rahmet diliyorum. ‘İnsan bir kere ölür. Adam gibi ölür’ diyen, ‘Öleceksek, ülkemiz ve milletimiz için adam gibi ölelim’ diyerek darbecilere meydan okuyan yiğitleri daima şükranla anacağız. 15 Temmuz’a ‘oyun’ diyenleri, ‘tiyatro’ diyenleri, ‘danışıklı dövüş’ diyerek çamur atanları da hiçbir zaman affetmeyecek, daima esefle hatırlayacağız. ‘Su uyur, FETÖ uyumaz’ gerçeğinden hareketle örgütle mücadelemiz kararlılıkla sürüyor” dedi.
Bugüne kadar yüzde 30’u İçişleri, yüzde 24’ü Milli Savunma ve yüzde 18’i Milli Eğitim olmak üzere toplam 155 bin kişinin kamuyla ilişiğinin kesildiğini, bunlardan 28 bininin görevlerine tekrar iade edildiğini aktaran Erdoğan, “289 filli darbe davasının tamamında karar verildi. Bu davalarda bin 634 kişi ağırlaştırılmış müebbet, bin 366 kişi müebbet, bin 891 kişi ise süreli hapis cezası aldı. Halihazırda ceza infaz kurumlarında 11 bin civarında örgüt mensubu var. Örgütün finans, ticaret, eleman devşirme, bürokrasi ve özellikle mahrem yapılanmasına yönelik operasyonlarımız devam ediyor. FETÖ, kuruluşundan itibaren, yabancı güçlerin himayesinde büyümüştür. Darbeler ve anti-demokratik müdahaleler ise FETÖ’nün önünü açmıştır. Özellikle 1980 darbesi ile 28 Şubat müdahalesi, FETÖ’yü palazlandırmış; örgüt bu iki darbeden sonra asimetrik olarak devlete sızmaya başlamıştır. Vesayet odakları, ‘irtica’ fobisiyle organik yapılara adeta kan kustururken FETÖ’yü desteklemiş, korumuş, serpilmesine göz yummuşlardır. Gerek 17-25 darbe girişiminin aktörlerine, gerekse 15 Temmuz ihanetinin ele başlarına baktığımızda bunu rahatça görebiliyoruz. Bunun doğal mecrasında gerçekleşmediği gayet açıktır. İmam hatiplerin kapatılması, üniversitelerde başörtüsü yasağı ve katsayı zulmü gibi uygulamaların gerisinde de FETÖ vardır; FETÖ’ye alan açma niyeti vardır. Asırlardır iman kalemizin muhafızlığını yapan geleneksel dini kurumların alanı daraltılırken, örgütün manevra alanı olabildiğince genişletilmiştir” açıklamasında bulundu.
FETÖ’nün MİT krizinde, 17-25 Aralık’ta, 15 Temmuz’da yapmaya çalıştığı darbelerin bugün yaşananların ışığında daha bir anlam kazanmakta olduğunu söyleyen Erdoğan, hainlerin asıl gayelerinin daha belirgin hale geldiğini dile getirdi. Erdoğan, “Bu gerçek tam anlaşılmadan FETÖ’nün içimize sokulmuş, ajanlarla dolu bir ‘Truva atı’ olduğu anlaşılamaz. 15 Temmuz destanı sadece milli iradeyi ve demokrasimizi ipten almamış, aynı zamanda bu Truva atının da kolunu, bacağını kırmıştır. Küresel emperyalizm, 15 Temmuz’da Türkiye içindeki en sadık müttefikini kaybetti. Mücadele henüz bitmiş değildir. Örgütün kökünü kurutuncaya kadar azimle, sabırla, titizlikle suçlu-masum ayrımını çok iyi yaparak inşallah mücadelemizi sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.
“Bölgemizin en büyük sorunu İsrail’in saldırganlığıdır”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in bölgeyi kana, kaosa, kargaşaya boğmak için elinden geleni yaptığını, 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de 58 bin Filistinliyi şehit ettiğini, yaralıların sayısının ise 138 bini aştığını ifade etti. İsrail’in Filistin’le birlikte Lübnan’a, Yemen’e, İran’a da saldırdığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, oralarda da masumları katlettiğini, sivil yerleşim yerlerini bombaladığını belirtti. Bütün bunlar yetmezmiş gibi İsrail’in Dürzileri bahane ederek haydutluk sahasını son iki gündür Suriye’ye taşıdığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şunu bir kez daha açık ve net söylemek isterim: İsrail; hukuk tanımaz, kural tanımaz, ilkesiz, şımarık, şımartılmış ve gözü dönmüş bir terör devletidir. Gelinen aşamada bölgemizin en büyük sorunu İsrail’in saldırganlığıdır. Bütün bölgeye yaşatılan bu acı, bu vahşet, bu soykırım, bu saldırganlık hiçbir zaman unutulmayacak; vicdanlarda derin izler kalacak. Eğer canavar bir an evvel durdurulmazsa önce bölgemizi, sonra dünyayı ateşe atmaktan çekinmeyecektir. Biz bunu görüyoruz; iki yıldır en yüksek perdeden bu gerçeği cesaretle dillendiriyoruz. Bununla kalmıyor, her türlü senaryoya karşı gerekli önlemleri alıyoruz” dedi.
“Suriye’nin parçalanmasına dün rıza göstermedik, bugün de, yarın da kesinlikle rıza göstermeyiz”
Suriye’nin toprak bütünlüğünün, milli birliğinin, üniter yapısının ve çok kültürlü kimliğinin korunmasının Türkiye’nin temel politikası olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye’nin parçalanmasına dün rıza göstermedik, bugün de, yarın da kesinlikle rıza göstermeyiz. Suriye’nin güneyi ile kuzeyi arasında koridor açma hayali kuranlar, emellerine Allah’ın izniyle ulaşamayacaklar. Suriyeli kardeşlerimizle birlikte biz buna izin vermeyeceğiz. İsrail’in ipiyle kuyuya inenler, çok büyük bir hesap hatası yaptıklarını er ya da geç, anlayacaklar. Şunun da bilinmesini isterim: Tıpkı sınırlarımız içindeki Kürt vatandaşlarımız gibi Suriye’deki Kürtler de bizim özbeöz kardeşimizdir; canımızdan bir parçadır. Evelallah onların da siyonizmin sofrasında meze olmalarına müsaade etmeyeceğiz. Arap, Türkmen, Kürt, Hristiyan, Sünni, Nusayri, Dürzi demeden tüm kesimleriyle Suriye halkının sulh içinde yaşaması bizim en büyük arzumuzdur. Suriye’nin esenliğine giden yol da bundan geçmektedir. İstikrarlı bir Suriye, çevresindeki tüm ülkeler için de istikrar üretecektir. Tersi bir durumda, Allah korusun bunun yükünü herkes taşıyacaktır. Buradan Suriye hükümetine ve halkına en içten dayanışma mesajlarımızı iletiyorum. Aziz kardeşim Cumhurbaşkanı Ahmet Şara’nın basiretli, dirayetli, kuşatıcı ve güçlü liderliğiyle bütün bu sıkıntıların üstesinden geleceğine yürekten inanıyorum” diye konuştu.
Bugün Suriye lideri Ahmed Şara ile bir telefon görüşmesi yaptığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sahadaki durumu ve akan kanın durması için neler yapılabileceğini ele aldıklarını bildirdi. Erdoğan, “İlgili bakanlıklarımız ve güvenlik birimlerimiz Suriyeli muhataplarıyla temas halindeler. Süveyda başta olmak üzere Suriye’deki tüm gelişmeleri anbean takip ediyoruz ve edeceğiz. Dün ülkemizin de katkılarıyla sağlanan ateşkes, bugün İsrail’in kışkırttığı silahlı militanların sivillere yönelik katliamlarıyla sabote edildi. İsrail, ne Gazze’de, ne Suriye’de barış, huzur, istikrar istemediğini bir kez daha göstermiştir. İsrail’in saldırıları ile ayrılıkçı milislerin katliamlarında alçakça şehit edilen Suriyeli kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Türkiye olarak, geçmişte olduğu gibi gelecekte de Suriye’nin yanında olmaya, Suriyeli kardeşlerimizi desteklemeye devam edeceğiz. Zulüm ve katliamla kendilerine güvenli bir gelecek arayanlar, şunu hiçbir zaman unutmasın: Onlar yolcu, biz hancıyız. Biz bu topraklarda ev sahibiyiz. Bin yıldır bu coğrafyada yaşıyoruz. Her karış toprağında ayak izimiz var, şehitlerimizin mübarek kanı var. Bin yıl boyunca buralara nice zalimler geldi; kendilerini dokunulmaz zannediyorlardı; şimdi onların yerlerinde sadece yeller esiyor. Harim-i ismetimize kim göz diktiyse hepsinin hevesi kursaklarında kaldı. Bugünün zalimleri, zulümlerinde küstahlaşmak yerine dünün zalimlerinin akıbetlerine baksınlar ve ibret alsınlar. Tekrar ediyorum; onurlu dış politikamızla, barış çabalarımızla, diplomatik temaslarımızla biz sulhu sükûnun safındayız” dedi.
“Kimseye husumet beslemiyoruz; kimseye kem gözle bakmıyoruz; düşmanca yaklaşmıyoruz; kimsenin hakkına, hukukuna, egemenliğine el uzatmıyoruz” diyen Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz sadece barış istiyoruz, bölgemizde huzur ve istikrar istiyoruz. Bunun için ne yapılması gerekiyorsa yaptık, yapmayı da sürdüreceğiz. Dış politikada menfaatlerimizi gözettiğimiz kadar insanlığı, vicdanı, hakkı, komşuluk ve kardeşlik hukukunu da gözetmeye devam edeceğiz.”
“Birleşik Arap Emirlikleri’yle ticaretimizi bu sene 20 milyar dolara, inşallah orta vadede ise 40 milyar dolara yükseltmeyi arzu ediyoruz”
Dün Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı Şeyh Muhammed Bin Zayed El Nahyan’ı misafir ettiklerini, kendisiyle önce ikili, ardından heyetlerin katılımıyla oldukça kapsamlı görüşmeler gerçekleştirdiklerini aktaran Erdoğan, “Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey’in ilk toplantısına başkanlık ettik. Bu önemli ziyareti imzaladığımız 7 anlaşmayla taçlandırmış olduk. Birleşik Arap Emirlikleri’yle ticaretimizi bu sene 20 milyar dolara, inşallah orta vadede ise 40 milyar dolara yükseltmeyi arzu ediyoruz. Önümüzdeki dönemde Körfez’deki kardeşlerimizle ilişkilerimizi daha da güçlendireceğiz” değerlendirmesini yaptı.
“Bu akşam yayımlanacak yönetmelikle memurlar, doğumdan itibaren ilköğretim çağına başlayana kadar yarım zamanlı çalışabilecek”
Bugünkü kabine toplantısında ‘Terörsüz Türkiye’ sürecinde gelinen en son aşama ile bölgedeki güncel gelişmeleri de değerlendirdiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aile Yılı kapsamında bu sene aile kurumunu destekleyici adımlar attıklarının altını çizdi. Kadın ve erkek memurlara tanınan doğum veya evlat edinme sonrası yarım zamanlı çalışma hakkını hayata geçirdiklerinin müjdesini veren Erdoğan, “Bu akşam yayımlanacak yönetmelikle memurlar, doğumdan itibaren ilköğretim çağına başlayana kadar yarım zamanlı çalışabilecek. Haftalık 20 saatlik çalışma esasına dayalı bu düzenleme, ebeveynlerin çocuklarının gelişimine daha fazla zaman ayırmalarına ve aile içi bağların güçlendirilmesine doğrudan katkı sağlayacak” şeklinde konuştu.
“Belirlenen yatırımların her birine 240 milyon liraya kadar finansman desteği sağlayacağız”
Ekonomide üretimi, ihracatı, istihdamı ve katma değer sağlayan teknoloji odaklı projeleri desteklemeye devam ettiklerini kaydeden Erdoğan, “Ülkemizin stratejik öncelikleri ve küresel ölçekte yaşanan gelişmeler doğrultusunda yeni teşvik sistemimizi mayıs ayı sonunda ilan etmiştik. Yerel Kalkınma Hamlesi Teşvik Programı ile âtıl kaynakları üretime kazandırmayı ve bölgesel rekabetçiliği artırmayı hedefliyoruz. Pek çok kriteri dikkate alarak, her bir ilimiz için 4 adet olmak üzere toplam 324 yatırım konusu belirledik. Bu spesifik yatırımlara özgü ve nitelikli destekler sunma kararı aldık. Sanayi Bakanlığımız, teşvik programının ilk çağrısını bugün yapacak. Belirlenen yatırımların her birine 240 milyon liraya kadar finansman desteği sağlayacağız. Bu müjdemizin de iş dünyamıza hayırlı uğurlu olmasını diliyorum” dedi.
“Zabıt kâtibi, destek personeli, infaz koruma memuru ve diğer unvanlarda peyderpey toplamda 20 bin yeni personel alımı yapıyoruz”
Enerji konusunda son yıllarda büyük bir atılım içinde olunduğunu dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“2020 yılında Karadeniz’de tarihimizin en büyük doğal gaz keşfini yaptık. Sakarya Gaz Sahası’nda 12 kuyuda günlük 9, 5 milyon metreküp üretimle birinci fazı tamamladık. Halihazırda 4 milyon hanede yerli gazımız kullanılıyor. Yurt içi ve yurt dışında günlük petrol üretimimiz ise 170 bin varile ulaştı.Filomuzu güçlendirmek için yatırımlarımızı sürüyor. Şu an 4 olan derin deniz sondaj gemimizin sayısını 6’ya çıkartıyoruz. Yeni gemilerimizin de katılımıyla inşallah derin deniz filosu olarak dünyada 4’üncü sıraya yükselmiş olacağız. ‘Enerjide tam bağımsız Türkiye’ hedefine ulaşıncaya kadar çalışmaya, yatırımlarımıza yenilerini eklemeye inşallah devam edeceğiz. Son olarak adalet hizmetlerinin daha hızlı, daha etkin ve daha ulaşılabilir hale gelmesi amacıyla ilave bir adım atıyoruz. Zabıt kâtibi, destek personeli, infaz koruma memuru ve diğer unvanlarda peyderpey toplamda 20 bin yeni personel alımı yapıyoruz. Adalet ailesine katılacak her bir kardeşime şimdiden başarılar diliyorum.”
Kaynak: Haber Merkezi – İHA (Hülya Keklik)