Cüzdanla Verilen Oy: Boykotun Ekonomik Yüzü

Yayınlama: 08.04.2025
Düzenleme: 08.04.2025 01:58
A+
A-
Değerli Okurlarımız, Köşe Yazarımız Sayın Ümit Güven AKÇAKAYA, 1996 yılının Haziran Ayında Ülkemizin güzel Anadolu illerinden biri olan Bolu ilinde doğdu. İlkokul eğitimini Bolu ’da, Ortaokul eğitimini Pendik/İstanbul da, Lise eğitimini 2014 yılında Pendik Anadolu Lisesinde, Ön lisans eğitimini 2016 yılında Gedik Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Programını ikincilik ile ve Lisans Eğitimini ise 2020 yılında Kocaeli Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümünde %30 İngilizce olarak tamamladı. Şu anda Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde İktisat Politikası alanında Tezli Yüksek Lisans eğitimine devam ediyor. Europass bünyesinde Birinci derece Uluslararası Proje Uzman Asistanlığı, Gençlik Proje ve İnovasyon Enstitüsü’nde de Siyasi ve İktisadi Araştırma Uzmanı, Kocaeli Üniversitesi Blokzincir Teknoloji Kulübü Kurucu Başkanlığı, Blockchain Education Network Turkey Kurucu Üyeliği,  Habitat Derneği Gönüllü Eğitmenliği, Tarih Ekonomi ve Siyaset Araştırmaları Derneği (TESAD) Ekonomi Masası Araştırma Yazarlığı ve Denetleme Kurulu Üyeliği, Medya Okuryazarlığı Derneği (MOD) Üyeliği, Medya Akademisi Derneği (MAKDER) İktisadi Proje Koordinatörlüğü, Uluslararası Çocuk Hakları Senatosu Derneği Yönetim Kurulu Üyeliği ve İstanbul İl Temsilciliği, Kent Yoksulluğu Platformu Kuruculuğu, Avrasya Sigorta Acenteleri Derneği (AVSAD) Yönetim Kurulu Üyeliği, Reformist Sigortacılar Platformu (RSP) Üyeliği gibi sayısız çalışma grubu ve STK’ların faaliyetlerinde yer alarak toplumsal ve ekonomik çalışmalarda katkı sunmakta. 2022 yılında New York Science Publishing tarafından basılan “Special Research In Economics” adlı kitapta “Effect Of Covid-19 On The Insurance Sector In Turkey” adlı bölüm ile yayını bulunmaktadır. Akademik olarak makaleleri bulunmakta ve sayısız kongre, sempozyum, zirveye katkı sunmaktadır. T.C. İstanbul Gedik Üniversitesinde Misafir Öğretim Görevlisi olarak dersler vermektedir. Akademisyenliğin yanında asıl mesleği Ekonomist olan AKÇAKAYA, Aile şirketi olan AKÇAKAYA SİGORTA Aracılık Hiz. Ltd. Şti ’inde Müdürler Kurulu Başkanı olarak görev yapmaktadır. Mesleki olarak sayısız belge ve sertifikası bulunmaktadır. Ayrıca, Sigortacılık, Ekonomi, İktisat, Finans, Blockchain, Kriptovarlık, Bankacılık ve Siyaset alanlarında danışmanlık yapmaktadır. Sizler için cine1haber.com da Sigortacılık, Ekonomi, İktisat, Finans, Blockchain, Kriptovarlık, Bankacılık alanlarında köşe yazıları yazmaktadır. Yazılarını takip ederek okuduğunuz için teşekkür eder, Görüş ve Önerileriniz için guvenakcakaya@gmail.com mail adresinden yazarımıza ulaşabilirsiniz.

31 Mart 2024 yerel seçimleri, Türkiye’de siyasetin yönünü değiştirdi. Ancak seçimden sonra gündeme gelen bir çağrı, sadece politik değil, ekonomik bir kırılma noktasına da işaret ediyor: Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)’nin boykot çağrısı.

Kimileri bu çağrıyı sadece siyasi bir hamle olarak görüyor. Ama biraz derin baktığımızda, bu adımın ekonomik sistemdeki bozulmalara karşı verilen sessiz ama güçlü bir tepki olduğunu anlıyoruz. Çünkü vatandaş artık sadece sandıkta değil, cüzdanıyla da konuşmak istiyor.

Boykot Ne Anlama Geliyor?

CHP’nin çağrısı bazı zincir marketler, medya kuruluşları ve holdingleri hedef alıyor. Sebep: Tek sesli medya, yandaş ekonomi, adaletsiz rekabet. Fakat burada mesele sadece isimler değil; mesele halkın “Artık yeter” demesi. En çok da, tüketim tercihlerinin bir protestoya dönüşmesi.

Bugün Türkiye’de TÜİK’e göre Mart 2025 itibarıyla yıllık enflasyon %58,94. Üstelik temel gıda ürünlerinden elektriğe kadar her kalemde hissedilen enflasyon çok daha yüksek. Aynı dönemde Tüketici Güven Endeksi 85,9 ile yine kritik eşikte. Yani vatandaşın geleceğe güveni hâlâ zayıf.

Bu ortamda yapılan boykot çağrısı, aslında “Ben bu düzeni finanse etmiyorum” deme şekli. Siyasi olduğu kadar ekonomik bir mesaj bu. Çünkü hangi marketten alışveriş yaptığımız, hangi gazeteyi aldığımız, hangi ürünü tercih ettiğimiz; ekonomide bir oy gibidir artık.

Boykot Ekonomiyi Sarsar mı?

Bu sorunun cevabı karmaşık. İlk bakışta, devasa şirketlerin satışlarında kısa vadeli büyük kayıplar olmayabilir. Ama mesele bu şirketlerin marka değeri, itibarı ve gelecekteki sadık müşteri kitlesiyle ilgili.

Nitekim son günlerde boykotun hedefindeki bazı firmaların borsada işlem gören hisselerinde %3 ila %6 arasında düşüşler yaşandı. Bu, halkın ekonomik tepkisinin görünür hale gelmesidir. Sosyal medyada ise #CHPBoykot etiketiyle milyonlarca kişiye ulaşıldı. Bu dijital rüzgâr, gerçek dünyada da alışveriş davranışlarını etkiliyor.

Dışa Bağımlı Bir Ekonomide İçeriden Tepki

Türkiye’nin ekonomik modeli uzun zamandır ithalata bağımlı. Yerli üretim desteklenmiyor, küçük üretici ayakta duramıyor. Bu sistemin sonucunu her gün raflarda görüyoruz. Dolar kuru 38 TL seviyesinde. Dövizdeki bu yükseliş ithalatı pahalılaştırırken, maaşların satın alma gücü her geçen gün daha da azalıyor.

CHP’nin boykot çağrısı bu noktada sadece bir protesto değil, aynı zamanda bir yön değişikliği önerisi gibi: “Yerli üretimi destekle, bağımlılığı azalt, halkı dinle.”

Sadece Alışveriş Değil, Mesaj da Veriyoruz

Tüketici boykotu, sadece alışverişten vazgeçmek değil; aynı zamanda “Ben bu düzene katkı sağlamayacağım” demek. Ama bu tek başına yetmez. Bu tepkinin etkili olabilmesi için, yerli üretimin güçlendirilmesi, üreticilerin desteklenmesi ve tüketicinin korunması gerekir. CHP’nin çağrısı burada bir başlangıç olabilir ama sürdürülebilir bir değişim için politikalarla desteklenmeli.

Son Söz

Ekonomi sadece para değil, tercih meselesidir. Her alışveriş bir tercihtir. Sandıkta olduğu gibi, kasada da kimden yana olduğunuzu belli edebilirsiniz.

CHP’nin boykot çağrısı bu tercihi görünür kıldı. Artık mesele sadece “ucuz mu?” değil; mesele “bu ürünü alarak kimi destekliyorum?” sorusu oldu.

Ve unutmayalım: Bazen cüzdanla atılan bir oy, sandıktakinden daha güçlü duyulur.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.