Efendim herkese merhabalar, bugünkü yazımın başlığı “icra barışı” lakin önce biraz imar barışından söz etmek istiyorum. İmar barışı aynı zamanda ‘imar affı’ olarak da bilinen bir uygulamadır. İmar affına uygun olan binalar affedilerek sisteme kaydedilmesi veya ruhsatı olmayan ya da ruhsat ve eklerine aykırı olarak inşa edilen yapılar için alınabilecek kararlar arasında idari para cezaları ya da yıkım kararlarının çıkması gibi özetleyebiliriz. Kısacası bir şekilde kanunlara ve mevzuata aykırı inşa edilmiş binaların ya da yine kanun ve mevzuata aykırı binaya eklenmiş yapıların bu kapsamda belli bir bedel ödenerek sisteme dahil edilmesi ve yasal hale getirilmesi diyebiliriz.
Çevre ve şehircilik eski bakanı Murat Kurum’ un ifadesine göre, 5 milyon 848 bin 927 konut ve 1 milyon 237 bin 42 ticari olmak üzere 7 milyon 85 bin 969 bağımsız bölüm imar barışından yararlandı. Bu kapsamda 3 milyon 109 bin 979 Yapı Kayıt Belgesi alındı. Rakamlara bakılırsa hiçte azımsanacak sayıda olmadığını görüyoruz, 7 milyondan fazla yapıdan söz ediyoruz. Söze milyonlarla başladık, milyonlarla da devam edelim o halde. Bakalım sözünü edeceğimiz milyonların da sonunda bir barış olacak mı?
“İcra daireleri, devletin gelir kapısı haline geldi.”
Efendim bu sözler, Türk siyasetinin deneyimli isimlerinden biri olan, CHP eski genel sekreteri Gürsel Tekin’e ait. Türkiye’nin göç haritası, illere göre dağılımı ve özellikle İstanbul’un ilçelerine göre dağılımına ilişkin verilerle mülteci haritası ve Türkiye’nin icra haritası gibi oldukça önemli toplumsal konuları ele alan çalışmaları var. Sayın Tekin ile birlikte birçok defa saha çalışmalarına katılmıştım, geçtiğimiz yıl bu konuyu kendisine sorduğumda önce 2019 yılına ait verilerle söze girdi ve şöyle devam etti…
Gürsel Tekin; “İcra dosyası sayısı 17 yılda yüzde 160 artarak 2019 yılında 21 milyonu aştı! İcra daireleri, devletin gelir kapısı haline geldi. Bankaların 138 milyar lirayı aşan batık kredilerinin büyük bir kısmı varlık yönetim şirketleri aracılığıyla icra takibine girdi. Ekonomideki bozulmaya bağlı olarak borcundan dolayı icralık olan vatandaşların sayısı da hızla artıyor. 2002 yılında 8 milyon olan icra dosyası sayısı, son dönemde ekonomik krizin etkisiyle yüzde 160 artarak 21 milyonu aştı. Bir yandan icra müdürlüklerinde yargının ağır iş yükünden söz edilirken, diğer yandan yüksek harç bedelleri de vatandaşın cebini yakıyor. Yargı harçları nedeniyle vatandaşlar mahkemelerde neredeyse ‘adım başı’ para ödüyor. Birçok insanın yüksek yargılama giderleri nedeniyle dava açmaktan vazgeçtiği belirtiliyor.
İcra mahkemelerinde alacaklılar icra takibi başlatırken, daha sonra borçlu tarafından ödenmek üzere devlete bir kısım harçlar ödemekle yükümlü. Örneğin, 100 bin TL’lik bir icra takibinden harç ve vergi yoluyla devletin kasasına giren tutar en az 10 bin TL’yi buluyor” dedi.
Türkiye’nin İcra Haritası
Gürsel Tekin’in Ulusal Yargı Ağı, UYAP ‘a dayanarak yaptığı araştırmaya göre bir yılda icra dosya sayısı yüzde 30 oranında arttı. “Vatandaş boğazına kadar borca batmış durumda. İcra daireleri icra dosyasıyla dolup taşıyor. 81 ilin 81’inde ağır bir tablo var”
“Her gün 30-35 bin kişinin kapısına haciz ya da icra emri gidiyor”
CHP eski genel sekreteri Gürsel Tekin, hem vatandaş hem ülkenin borç içinde olduğunu belirterek, “Her gün ortalama 30-35 bin kişinin kapısına haciz ya da icra emri gidiyor. Türkiye’de vatandaşlarımızın neredeyse yüzde 30’u icralık olmuş durumda” dedi.
2022’nin ilk 4 ayında Türkiye’nin il il icra haritasını açıklayan CHP’li Tekin, yılın son bir ayına gelindiğinde sayının korkunç noktalara ulaştığını söylemişti.
“Önlem alınmaz ise tablonun yıl sonuna doğru daha da kötüleşeceğini ısrarla belirtmiştik” diyen Tekin, çalışma çağındaki herkese 1 icra dosyasının düştüğünü kaydetti.
2002 yılında sadece 8 milyon icra dosyası olduğunu hatırlatan Tekin, “24 milyon dosya 3 kat artış demek. Türkiye ekonomik olarak büyük bir bedel ödüyor. Bankalara bireysel kredi borcu bulunan vatandaş sayısı son bir yılda 2 milyon kişi artarak 36 milyon 671 bin kişiye yükseldi” diye konuştu.
Şimdi efendim yıllara göre rakamlara bir göz atalım.
İcra Dosya sayısı 2018’de 2 milyon 833 bin artarak 18 milyon 680 bin 387’ye çıktı. Pandemide icra işlemleri durdurulmuştu. Dosya sayısı 2019’da 20 milyon 312 bine yükselirken, 2020 yılı sonu itibarıyla 1 milyon 833 bin artarak 22 milyon 196 bine yükseldi.
1 Ocak-1 Eylül 2023 tarihleri arasında icra dairelerine gelen yeni dosya sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 58,9 oranında artarak 9 milyon 307 bin oldu.
Birgün gazetesinin haberine göre, 2022 yılında 9 milyon 46 bin 245 yeni icra ve iflas dosyası açıldı. 2022 yılı içinde açılan yeni dosyalar ile birlikte dairelerdeki toplam icra ve iflas dosyası sayısı 33 milyonu aştı!
Peki bu milyonlarla ifade edilen rakamlar bize ne anlatıyor? Türkiye’nin Nüfusu 84 milyon, icra ve iflas dosya sayısı 33 milyon. Yani toplam nüfusun neredeyse yarısına yakını icra ve iflasın amansız pençesine yakayı kaptırmış durumda. Bir şekilde ödeyemediğiniz resmi bir borcunuz var ve bu borçla ilgili haciz takibi başlatılıyor, eğer bir yerde SGK’lı çalışıyorsanız maaşınıza haciz geliyor, üzerinize kayıtlı bir mülk ya da taşınabilir araç vs varsa onların üzerine tedbir kararı çıkabiliyor. İşte o günden sonra her şeyin iyice zorlaştığı bir süreç başlıyor. Ama işin daha da enteresan hali ise sizi sürekli arayan avukatların uyguladığı psikolojik baskılarını arar hale geliyorsunuz eğer borcunuzu bir varlık şirketi devir almışsa işte o zaman durum daha da vahim! Bunların ise borcu tahsil için izledikleri iki tane yol var biri uzlaşma (Yani akıl almaz faizlerle şişirilmiş rakamları tahsil etme çabaları) Bir diğeri ise haciz.!
Niyetim içinizi karartmak değil, ama ortada şöyle bir matematiksel gerçek var, hızla artan enflasyon ve hayat pahalılığı yaşam kalitemizi olumsuz yönde o kadar çok etkiliyor ki! Her dört kişiden bir buçuğunun adı ‘BÜYÜK HARFLERLE’ icra ve iflas dosyalarının üzerine yazılmış durumda.
Evet kabul ediyorum, tüm dünya genelinde yaşanan bir ekonomik denge değişimi var ve ne yazık ki bizim ülkemiz de bu durumdan kötü etkileniyor. Bir de üste ana parası pire iken, ödemeye kalksan deve olmuş icralık borçlar var ki! Birçok ocağın, birçok yuvanın yıkılmasına sebep oluyor.
Acaba diyorum!
Sayın hükümet yetkilileri, tıpkı imar barışı/affı yaptıkları gibi, şimdi de “icra barışı” yapamazlar mı? Hem ülke ekonomisine katkısı olur. Hem de milyonlarca vatandaşımız derin bir nefes almış olur…
Atakan ALTUN