Yaşadığımız çağ, sadece maddi değil, manevi olarak da birçok zorluğa tanıklık ediyor. Toplumsal birliğimizi tehdit eden hastalıklar, adeta ruhumuzu sarmalıyor. Bu manevi yozlaşma, dışarıdan bakıldığında belki de en fazla “Turan Ocakları” gibi milli, manevi ve eğitim odaklı oluşumların önemini ortaya koyuyor.
Turan Ocakları, sadece bir gençlik oluşumu değil, aynı zamanda manevi bir muhafız, bir değerler ve düşünce okulu olma misyonunu taşıyor. Bu oluşum, manevi hastalıkların, dedikodudan tembelliğe, sorumsuzluktan siyasi hesaplara, hizipleşmeden aile uyumsuzluğuna kadar uzanan birçok olumsuzluğun dışında bir konumda kendine yer buluyor.
Turan Ocakları, bu manevi hastalıklara karşı bir panzehir gibidir. Burada yer alan gençler, kendi öz değerlerini korumanın yanı sıra ülke ve milletleri için çıkış yolları arayarak kendilerini yetiştirmekte, toplumsal birlik ve beraberliği sağlama adına öncülük etmektedirler. Hem kişisel gelişimlerine odaklanmakta, hem de milli değerlerin vakarını ve davanın şahsiyetini muhafaza etmektedirler.
Turan Ocakları, manevi olarak güçlü bir toplumun inşasında adeta birer yapı taşı gibi hareket ediyor. Bu oluşum, gençlerin kişisel ve milli bilinçlenmesini sağlayarak, dedikodu, tembellik, siyasi hesaplar ve benzeri manevi hastalıklara karşı bir kalkan oluşturuyor. Her bir genç kardeşimiz, bu oluşum içerisinde kendini bulurken, aynı zamanda ülke ve milletine hizmet etmenin gerekliliğini de özümsemektedir.
Turan Ocakları, manevi hastalıkların pençesinden kurtulan gençlerin inkişafına sahne olmaktadır. Bu oluşum, manevi değerlerle beslenen gençlerin, topluma yararlı fertler olarak yetişmesine olanak sağlamaktadır.
Toplumun manevi yönünü güçlendiren, gençlerin milli ve manevi değerlerle donanmasını sağlayan bu gibi oluşumlar, geleceğe umutla bakmamızı sağlıyor. Çünkü onlar, çağın manevi hastalıklarına karşı en etkili ilaç olma yolunda emin adımlarla ilerliyorlar. İşte bu yüzden, Turan Ocakları, geleceğimizin güvencesi ve manevi tedavi merkezi olma niteliğini taşıyor.